EGEMEN LİMONCUOĞLU- Ne diyor Spotify? Nizamlı aralıklarla yeni müziklerinizi servis edin kullanıcılara/dinleyicilere. Görünür olun, arayı çok uzatmayın, listelerde uzunluk gösterin, Fazla dinlenin, daha Fazla dinlenin. Pekala bu, Drake’in geçtiğimiz günlerde yaptığı gayet talihsiz açıklamayla örtüşüyor mu? Hem de nasıl… Amerikalı sanatçı Drake, atletler üzere bir çeşit prim sistemi, madalya vb. olsun diyor. Yarışımız mükâfatlandırılsın diyor. Müziğin bir sanat kısmı olduğu arada unutuluyor herhâlde. Sayılarla Anlatım edilen kısmının emrine amade olmak, akıl tutulması dediğimiz şeye mahal veriyor (herhâlde). Drake madalya peşinde koşarken biz nedir bu “Songs of Surrender”, ona devam edelim. U2, rock dünyasının en Değerli kümesiydi. 30 sene evvel “Joshua Tree” ve “Achtung Baby” üzere iki dev albümle, İrlandalı olmalarının da doğal olarak getirdiği politik şuurla, Bono’nun, The Edge’in karizmasıyla Fazla Aka olaydı U2. Sonra işler değişmeye başladı. Biraz müzikal manada açıldılar, daha farklı sulara. O esnada Bono politik hal, bilinç gibi ona yakışan kavramları dünya önderleriyle muhabbete kurban etti. Antipatikleşti. Yeni albümleri iTunes üzerinden bedava dağıtıldığında sevinilen değil de “Bu albüm niye kütüphaneme eklendi?” diye şikâyet edilen bir kümeye dönüştüler. Aslında mesleklerindeki akış Coldplay, The Killers gibi gençler (artık onlar da kıdemli kümeler tabii) tarafından örnek alınan bir akıştı. Aşikâr bir popülerliğe ulaşan kümeler, illa bir U2’laştıkları albüm yapıyordu. Bu ay U2’dan “Songs of Surrender” adını taşıyan yeni bir albüm dinleyeceğiz. Kayıtların yeni, müziklerin eski olduğu bir albüm. 40 şarkılık bir retrospektif, U2’nun bütün mesleğini kapsayan bir yapıt. Aslında albüm Bono’nun “Surrender: 40 Songs, One Story” isimli kitabının eşlikçisi. Fakat kitap bizde yayımlanmadığı için şimdilik elimizde yalnızca albüm olacak. Tekrar kaydedilmiş eski müzikler kavramı birkaç farklı mantıkla yapılıyor. kimi konu, yeni müziklerle karşımıza çıkamadıklarında sanatçıların başvurduğu bir metot oluyor. Eskilerin üzerinden geçelim, plak şirketiyle olan kontratımızı tamamlayalım, turneye çıkabilmek için elimizde güzel bir mazeret olsun üzere… kimi de konu, kendi şarkılarının haklarına sahip olamayan kümelerde mesela, o şarkıların farklı kayıtlarını piyasaya sürerek yapıtlarından doğrudan telif geliri de elde edebilmek oluyor. U2’nun “Songs of Surrender” hadisesi, biraz yeni bir şeyler yapmak yerine eskileri kurcalayalım üzerinden işlemiş. Öte yandan bu şarkıların büyük kısmı hâlihazırda Mevcut olan hâlleriyle Fazla Aka bir kitlenin hafızasında hayli Aka yerlere sahip. Anlara, anılara endeksli. Böylesi yer edinmiş müzikleri Fazla kurcalamak her zaman güzel sonuçlar vermiyor. “With or Without You”, “One” gibi müziklerin yeni hâllerini hiç merak etmeyecekler olacağı gibi bu müzikleri birinci Sefer yeni versiyonlarıyla dinleyip tanıyacaklar da olacak. O yeni tanışanlar umarız eski, orjinal, önem atfedilen hâllerini de dinler. Çünkü bunlar hoş müzikler.
Bu yazma Milliyet Sanat mecmuasının mart sayısından alıntılanmıştır. Tamamını mecmuada okuyabilirsiniz.
Yorum Yok