SERCAN KISMET – Sanat topluluğunun duayen isimlerinden Fatih Kısaparmak, ‘Bu kent Benden Sorulur’ albümüyle dinleyicileriyle buluştu. 40 yılda 20 albüme imza atan sanatçı, “Nicelik değil Nitelik kıymetli…” diyor. Kısaparmak’la yeni albümünü, kendisi üzere müzikle uğraşan ailesini ve bölümü konuştuk.
Fatih Kısaparmak için 40 yılda 20 albüm az değil mi?
Kişisel albümüm 20 olabilir fakat bu süreçte Öbür sanatkarlara, eşime ve oğluma takviye oldum. 300’den Çok bestem var. 80 ve 90’lı yıllardaki kaset periyodunda her sanatçı, Derhal derhal her Yıl albüm çıkarırdı. Ben her Yıl çıkarmadım. Repertuvarımı ve kendimi tam Amade hissettiğimde albümümü sundum. Nicelik değil Nitelik önemli…
Tüm albümlerinizin sizin için yeri başkadır lakin nihayet çıkardığınız ‘Bu kent Benden Sorulur’ daha özeldir herhalde… Tam bir aile albümü diyebilir miyiz?
Bu albümde Fazla Bedelli sürprizlerim var. Stüdyoda oğullarım Kaan ve Ozan’la Birlikte çalıştık. şair bu albümün tamamında bas gitar, Kaan ise hem bağlama hem de buziki çaldı. Kaan ayrıyeten iki yapıtta benimle düet yaptı. Kaan’ın dört bestesini seslendirdim ve üç Tane modüle aranje yaptı. ‘Bu kent Benden Sorulur’un kelamlarını eşim Şebnem yazdı. Aile dayanışması oldu. Aslında en Aka ailemiz olan dinleyicimize güvenerek yola çıktık. Halktan da İlgi görmesi beni Fazla Mesut etti.
Çocuklarınızın müzik serüvenini nasıl buluyorsunuz?
Kaan’a el ve yol verdim. şair aslında kendi yolunda yürüyen bir müzisyen. İkisiyle de gurur duyuyorum. Şımarmayan, kişilikli ve karakterli genç oldukları için de ayrıyeten gururluyum. Her ikisi de müzikal manada, benim onların yaşındaki olduğum durumumdan Fazla daha ilerideler.
Fatih Kısaparmak’ın oğlu olduğu için albüm çıkaran Kaan’dan beklenti Fazla yüksek. Bu durum çocuğunuzda baskı yaratır mı?
Ünlü ailelerin çocukları sanıldığı kadar avantajlı değil. Tam Tersine dezavantajlılar. Ağızlarıyla kuş tutsalar, ‘Falancanın kızı ve oğlu’ diye anılıyor. O gençleri Biricik başına birey olarak kıymetlendirmek gerekiyor. Onların şevklerini kırmayıp, motive etmek lazım.
‘Gençleri beğeniyorum’
Bu devirde müziklerin çabuk tüketildiği konusuna katılıyor musunuz?
Yapılan işlerin birçoğunu başarılı buluyorum. Hayatın ritmi arttı ve dünyanın ekseni değişti. Yeni jenerasyonlar meydana çıkıyor. Her şey eskisi üzere değil, süratli bir süreçteyiz. Bu yalnızca müzik kesiminde değil, bütün alanda o denli… Gençleri bu noktada kınayamayız, bu devirde dünyaya geldiler. Kötü örnekler de Mevcut ancak gençlerin müzik kalitesini beğeniyorum. Kaan’dan Evvel birtakım genç isimlere beste verip, onlara vokalistlik yaptım. Yalnızca Kaan ile şair benim çocuğum değil, bütün gençler bizim ortak paydamız.
Sanat dünyasında 40 yılı geride bırakıyorsunuz, bu çizgiyi müdafaayı nasıl başardınız?
Evdeki Fatih ile sahnedeki, stüdyodaki yahut dışarıdaki ortasında bir ayrım yok. doğal yaşıyoruz. İçten ve mütevazı hayat sürüyoruz. Şeffafız. Eşim ve ben, memur çocuklarıyız. Bundan da Aka Haysiyet duyuyoruz ve yetinmeyi biliyoruz. Hırslarımız ve telaşımız yok. Bu beşerler gönüllerinde bize yer ayırdı, onlara layık olmaya çalışıyoruz. Ben de halkın bir parçasıyım. Minibüse ve vapura biniyorum. Hiçbir Vakit muhafazalarla gezmedim.
40 yılda müzik dalındaki değişimi nasıl değerlendirirsiniz?
Sekiz kanallı, kayıtlı günleri gördüm. 16 kanal geldiğinde, ‘Vay be ne Aka teknoloji’ dediğimi hatırlıyorum. Artık kanal sayısı Ebedi lakin teknoloji insanları yalnızlaştırıyor. Teknolojinin uygun tarafını alıp, insani yanlarımızı ıskalamamalıyız.
‘Şöhret tehlikelidir’
300 besteniz Mevcut lakin neredeyse telif geliriniz olmuyordur. Bu durum sizi üzmüyor mu?
Maalesef bizim ülkemizde hayat pahalılaştıkça, insan ömrü ve emek ucuzluyor. Milletlerarası monopolleşmiş yayın ağı ve onlara bağlı telif örgütleri, bizi maalesef üçüncü dünya ülkesi olarak bile görmüyor. Onların telif ödemeleri bize geçmiyor. diyar olarak bu mevzularla ilgili kanunları gereğince güncelleyemiyoruz. diyar olarak dijital çağı ıskaladık. İnşallah bizden sonraki jenerasyonlar yararlanırlar. Kaideler değişmez bu türlü devam ederse ve müzik işçilerin maddi durumları düzeltilmezse, korkarım ilerleyen vakitlerde yeni kesimler çıkmayacak. Maddi manada alamadım lakin manevi manada Fazla değer kazandım. Halkımız bizi bağrına bastı, bundan da Fazla memnunum.
Sizin ‘Çağdaş Ozan’, ‘Bay Kilim’ ve ‘Türkü Baba’ üzere lakaplarınız var. Siz kendinizi hangisine yakıştırıyorsunuz?
Bunlar sevenlerimizin gönüllerinden kopan sevgi tabirleri… Birinci konserimde yaklaşık 65 bin şahıs vardı ve ‘Allah’ım beni şöhret olmaktan koru’ demiştim. Bu işler Fazla tehlikelidir. Bana emanet edilmiş bir mikrofon var. Oradan agu değil; birlik, sevgi ve insanlık onuru üzere hoş bildiriler sunmalıyım halkıma… Her sanatkarın sorumluluğu vardır.
Yorum Yok