Depremi öğrendiği birinci dakikalar hakkında İzah yapan Fulya Öztürk, “6 Şubat’ta 4:17’de zelzele oldu, 4:21’de ise telefonum çaldı. Hatay’dan Fazla sevdiğim abim aradı. ‘Yıkıldık annenleri Uzaklık Fulya, Adana’yı ara’ dedi, bağırıyordu. Ben yataktan fırladım, bembeyaz oldum. İstanbul Havalimanı kapalıydı, pistler kar altındaydı ve nasıl gideceğimizi bilmiyorduk” dedi.
“ESKİ NEŞEM YOK”
Bölgede yaşanan zahmetlerden, oradaki vatandaşların gereksinimlerine kadar pek Fazla mevzuya değinen Öztürk, “Hâlâ o acının yükü Mevcut üstümde, eski neşem yok. Ben ağlamadım orada. İnsanların içinde daima kendimi tuttum, ‘Güçlü görünelim’ dedim. Unutmamak lazım Öbür memleket yok. Yemek, erzak dışında da muhtaçlıkları var. Beşerler konuşmak, sohbet etmek istiyor. En Fazla da buna muhtaçlıkları var” sözlerini kullandı.
“HAYATIMDA HİÇ BU KADAR ÇARESİZ KALDIĞIMI HATIRLAMIYORUM”
Deprem bölgesindeki bir bebeğin ve babanın öyküsüne değinen haberci, “Başka basın mensubu arkadaşlar da vardı. Onlara’“Ne oldu sanki, yeterliler mi?’ dedim. Enkazdan bir bebek çıkardılar, babası yanıma koştu. ‘Beni hastaneye götür’ dedi. ‘Yol bilmiyorum, ambulans yok. Bizim otomobile gel’ dedim. Bebeği aldık, babasının kucağında ölmüş üzereydi. Hayatımda hiç bu kadar Biçare kaldığımı hatırlamıyorum. O Lahza ambulans olmak istedim, hekim olmak istedim” halinde konuştu.
“CESET KOKUSUYLA ümit KOKUSUNUN KARIŞTIĞI YER”
Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman’da yüzlerce olaya tanıklık eden Fulya Öztürk, “Ceset kokusuyla ümit kokusunun birbirine karıştığı bir yerdi” açıklamasını yaptı.
Sunuculuğunu Hakan Ural ve Işık Tuğba Namlı’nın yaptığı Neler Oluyor Hayatta programı, canlı yayınla hafta içi her gün Kanal D’de.
Yorum Yok